TESAM YAYINLARI

Erik Satie’ye Olan Merakım Lisans Yıllarımın Başlangıcına Dayanıyor. O dönemde Fransız bestecileri inceliyor ve özellikle Claude Debussy’nin prelüdlerini çalışıyordum. Debussy’nin modern zamanların J. S. Bach’ı olduğu yaygın bir benzetmedir ve eserleri, Fransız müziğini inceleyen her piyanist gibi beni de büyülemişti. Akabinde Debussy beni Satie ile tanıştırdı. Böylece Satie’nin hem teknik hem biçimsel açıdan hiçbir yere koyamadığım, anlamlandırmakta zorlandığım eserlerini incelemeye başladım. Bestelerin her birinin ilginçliği beni yüksek lisansa devam etmeye ve piyano eserlerini yorumlayıp üzerine tez yazmaya yönlendirdi. Başlangıçta sezgisel olarak yöneldiğim bu yol boyunca Satie’nin çalışmalarına olan ilgim, müziğin konumunu metalaşma ve statükoya karşı direnişe zorlayan bir besteci olduğunu öğrendikçe derinleşti. Bestecinin yüzüncü ölüm yılı içerisinde elinizdeki kitabın yayınlanmasını çok fazla arzu ediyordum. Çünkü bu çalışma, Satie’nin yalnızca Gymnopédies ve Gnossiennes’lerinin çoğunlukla yanlış yorumlanan versiyonlarıyla yüzeysel bir şekilde pazarlanıyor oluşuna karşı, onun politik, sanatsal ve estetik duruşuyla bir bütün olarak anlaşılmasına vesile olma isteğinden doğdu. Dilerim ki çalışmam, Satie’nin ülkemizdeki akademik çevrelerce daha derin tanınmasına ve eserlerinin daha fazla icra edilmesine kapı aralar. Çalışmamın kitaplaştırılmasında katkıları olan Ömer Faruk Güler’e, nitelikli yayınları arasına benim çalışmama da yer veren Tesam Yayınları’na, basım süreçlerinde yardımları için Ferzan Taşpınar ve ekip arkadaşlarına, bana her zaman destek olan ve hayal gücüne hayran olduğum sevgili eşim Çağkan Koca’ya, kendi yaşamıyla örnek olan ve güçlü olup devam etmeyi öğreten ağabeyim Özgür Özen’e teşekkürlerimi sunarım. Hayatın karanlık sularında yolumu bulmak için ışık veren deniz fenerim, annem Hatice Alan’a ise sonsuz teşekkürler.